17 Şubat 2014 Pazartesi

yine de ben hep kötüyüm senin gözünde.

hiç bir şey, ilk gün olduğu haliyle kalmıyor. o heyecan, o aşk bile. kendimi kandırıyorum aylardır. iyi olan hiç bir şeyi hak etmiyorum. keşke diyorum bir kez daha. herkes gibi kalsaydım gözünde. sen de herkes gibi gelip geçseydin ömrümden.son çırpınışlarımız bunlar, tadını çıkarmaya bakalım. sen belkilerle, ben keşkelerle geldik yolun sonuna. ağlamayı bile çok görürsün sen bana. 

düşündüğün kadarım ben. fazlası olamam.

vücudunun her zerresini ezberlediğim bir adam nasıl yabancı olur ki bana? öğreneceğim. pişmanlık olmazsa olmazım benim. tuhaf olan mutluluk. ''hüzün ki en çok yakışandır aşıklara.''
kokunu da kirpiklerini de gözlerini de utandığında kızaran yanaklarını da hafızamdan atamam belki. senden önce güvenmezken kimseye, senin ardından kavgalı olucam kendimle. beni bitirmek için ben yeterim. 

sana ne olur bilmiyorum. kendimi de.

ahını alarak devam edeceğim belli ki yoluma. bu gece ''bunaldım'' dedin bana ilk defa. ilk defa sen kapattın telefonu. halin kalmadı. yoruldun. dinlenmek için uzun ve yalnız gecelerimiz var önümüzde. geceler hep senin.

13 Şubat 2014 Perşembe

akşamlar hep sarı, hep hüzün...

ne garip duygudur ki şu hüzün, günün sadece belli bir vaktinde çöker içime. her gün aynı saatlerde.

akşamlar bitmek bilmez. ne gündür, ne gece. ne bitmiştir, ne başlamış. ne yarımdır gün, ne tam. dünyanın arafında sıkışıp kalmıştır sanki zaman.

belki bir iki şarkı sığrıdırılabilir, hafif bir ney sesi, belki biraz rodrigo. bir kaç şiir, ufak tefek yazılar, sızlanmalar, yaşlanmalar, kaybedişler.

rengi vardır her vaktin bende.  her geçen gün gök kuşağıdır. benliğinde çeşit çeşit ışıltılar barındıran. gündüzleri gökyüzü mavidir, açık seçik. gece belki siyah, belki kararsız bir lacivert. öğle vakti tartışmasız kızıldır. şafak vakti pembe görünür bana. anlamsız heyecanlarımın vakti.

akşam, sarıdır. ama ne sarıdır bilseniz. insanın içi burkulur, yüreği sıkışır. uzanır da tutamaz geçen günü. koşsa yetişemez geceye. yaprakların sarısı, hasta insanların yüzlerinin sarısı, eski koltukların modası geçmiş elbiselerin sarısı.

biraz hindi zahra, beautiful tanga çalar sarıda. ama istisnasız ahmet haşim'in nefesi boynunda;
    ''akşam, yine akşam, yine akşam...''